Oyun terapisinde, çocuğun doğal ifade yetenekleri yoluyla, yani oyun oynayarak, duyusal stres ve travmayla başa çıkması hedeflenir. Oyun terapisi, üç ile sekiz yaş düzeyinde anlama yeteneği olan çocukların hepsinden başarıyla uygulanır. Aile sorunları (boşanma, kardeş kıskançlığı), tırnak yeme, yatak ıslatma, saldırgan tutumlar, sosyal az gelişmişlik ve çocuk suistimaline maruz kalma gibi durumlarda oldukça etkilidir. Engelliliğin neden olduğu anksiyete sorunlarında da çocuklar bu yöntemle rahatlayabiliyor, eğitime katılımı artıyor.
Oyun Terapisi uygulayıcıları, bu yöntemin çocuğa dünyayı daha küçük ölçekte tanımasını sağladığını ve yönetmeyi öğrettiğini vurguluyorlar. Özel olarak seçilmiş materyallerle oynayan çocuklar, bir erişkinin kendilerine özel olarak belirlenmiş tepkiler vermesiyle, duygularını açığa vurabiliyor, bilinçaltında sakladıklarını yüzeye çıkarabiliyor ve sakladığı duygularıyla yüzleşebiliyor.
Oyun Terapisinde, uygulayıcı çocuğun yaptıığı veya söylediği her şeyi şartsız kabulleniyor. Asla şaşırma belirtisi göstermiyor, tartışmıyor, yatıştırmaya kalkmıyor, merakını belli etmiyor, tavsiyede bulunmuyor ya da söylediğinin/yaptığının yanlış ya da doğru olduğuna dair bir tepki vermiyor. Böylece çocuğun etrafında, duygularını açıkça ve itirazsız ortaya koyabileceği, eleştirisiz ve engelsiz bir ortam oluşturuluyor.
Bir çok psikolog ve danışman kendi deneyimlerine ve yaklaşımlarına dayanarak yöntemlerini ve materyallerini geliştiriyor. Bu yöntem sınıfta daha az yoğunluktaki sorunlar için öğretmenler tarafından da uygulanabiliyor.